Az sayıda kelimeyle oluşturulan, yoğun anlatıma sahip hikayelere küçürek hikaye veya öykücük denir. Türk edebiyatında bu hikaye türünün öncü isimlerinden olan Ferit Edgü, bu hikayeleri yalnızca bir anın saptaması olan öykücükler olarak niteler.

Küçürek hikayeler, genellikle bir olay örgüsüne sahip değildir. Bunun yerine, bir kişinin iç dünyasını, bir olayın duygusal etkisini veya bir durumun çarpıcılığını yansıtırlar. Küçürek hikayeler, genellikle kısa ve öz bir dille yazılırlar.

Küçürek hikayeler, Türk edebiyatında 1960'lı yıllarda ortaya çıktılar. Bu dönemde, Ferit Edgü, Sevinç Çokum, Orhan Duru, Demir Özlü gibi yazarlar, küçük hikaye türünün gelişimine önemli katkılarda bulundular.

Küçürek hikayeler, genellikle aşağıdaki özellikleri taşır:

1. Az sayıda kelimeyle oluşturulurlar.
2. Yoğun bir anlatıma sahiptirler.
3. Genellikle bir olay örgüsüne sahip değildirler.
4. Bir kişinin iç dünyasını, bir olayın duygusal etkisini veya bir durumun çarpıcılığını yansıtırlar.
5. Kısa ve öz bir dille yazılırlar.

İşte küçük hikaye türünün bir örneği:

Sabahın Sesi

Sabahın sesi, evin duvarlarını aşındırarak içeri girdi. Güneş, pencerenin kenarından içeri sızmaya başladı.

Adam, yatakta uyandı. Gözlerini tavana dikti. Bir süre öylece durdu. Sonra kalktı ve odadan çıktı.

Mutfaktaki çaydanlık, fokurdamaya başlamıştı. Adam çaydanlığı ocaktan indirdi ve bir bardak su doldurdu.

Suyu bir yudumda içti. Sonra pencereye gitti ve dışarı baktı.

Sabah, yeni bir güne merhaba diyordu.

Bu hikayede, bir adamın sabah uyanışının anlatıldığı görülür. Hikaye, yalnızca birkaç cümleden oluşur. Ancak bu cümleler, adamın iç dünyasını ve sabahın duygusal etkisini yansıtır.